top of page
Ara

ŞİRKET 13. Bölüm: Ölüm Kalım Meselesi

  • Yazarın fotoğrafı: Kıvanç Koca
    Kıvanç Koca
  • 13 Nis
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 20 Nis

Aycan sadece bir isim olarak değil, tüm dengeleri alt üst edecek biri olarak rahatsız etmişti Asiye'yi. Öyle ki, Arman ile en son konuşmasından sonra olaylar çok hızlı şekilde gerçekleşmiş ve Asiye bir hafta kadar sonra kariyerinde farklı şekilde ilerleyeceğini söyleyerek istifasını vermişti. Aslında olayın yaşandığı gün istifa etmeyi düşünse de bunun çok dikkat çekeceğini bildiğinden hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalışmış ve sanki bir iş fırsatı yakalamış gibi bir hafta kadar sonra istifasını vermişti. Henüz işe başlayalı bir yılı bile olmaması nedeniyle de ihbar süresi kısa olacaktı. İnsan Kaynakları kendisine yönetim onayıyla hemen ayrılabileceğini de iletmişti. Bu da ona ayrı bir mesaj verildiği anlamına geliyor ve canının daha da sıkılmasına sebep oluyordu. İstifa ettiğinin ertesi günü işten ayrılma kararı alması da bu yüzdendi.


Arman hisleri çok kuvvetli olmasına ve ortamın havasını genellikle iyi koklamasına rağmen, söylenen bir isim sonrasında bu yaşanılanların bir tesadüf olmadığını anlasa da nedenini bir türlü bulamıyordu. Aycan'ı gizli modda Linkedin üzerinde de aramış, hem Asiye hem de Süheyla'nın profillerinde epey dolaşmış ancak bu konuda ve ortak paydada herhangi bir bilgiye ulaşamamıştı.


İşten ayrılmadan bir gün öncesine kadar Asiye ve Arman bu konuda konuşmadılar. Arman Asiye'den bir açıklama beklese de bir anda kestirilip atılan bir olaya dönüşen Aycan meselesinin ne olduğunu öğrenmek istiyordu.


Ayrılacağı günün sabahında Asiye Arman ile görüşmek istedi. Kendisini odasına çağırmak için aradığında Arman, kendi odasında kahvesini içerken ayılmaya çalışıyordu.


"Arman günaydın, nasılsın?" Asiye'nin sesi üzgün ve kırgın gibiydi.

"İyiyim Asiye Hanım, siz nasılsınız?"

"İyi diyelim. Bugün görüşelim seninle. Benim ayrılma durumum biraz hızlı oluyor biliyorsun. Sana aktarmam gereken konular var."

"Nasıl isterseniz Asiye Hanım."

"İki saat sonrasına bir toplantı takvimi gönderir misin? Bir saatlik bir toplantı yeter bence."

"Tabi, nasıl isterseniz."

"Tamamdır görüşürüz."

"Görüşürüz Asiye Hanım."


Telefonu kapattıktan sonra Arman kendi kendine "Neydi şimdi bu?" diyerek düşünmeye başladı. "Bir isim söylendi ve hızlıca bir işten ayrılma hikayesine döndü olay. Kimse ne olduğunu anlatmıyor. Sanki normal bir işten ayrılma ve kariyer yolculuğuymuş gibi lanse ediliyor ama pek öyle değil." Kafa sesi, düşüncelerinin etrafında pek çok olumsuz ve sorgulayıcı cümleyi seslendiriyor ve Arman bu durumdan da rahatsız oluyordu.


Bir taraftan oluşan bu tuhaf durumu düşünürken diğer taraftan da toplantı takvimini iletti. Asiye'nin takviminde söylediği saatten yarım saat önce başlayacak farklı bir plan görünüyordu ancak onun bir önemi yoktu. "Önceden planlanmış bir şey herhalde. Artık bir önemi yok." diye düşünerek daveti iletti Arman. İlettiği gibi de Asiye daveti kabul etti. Demek ki diğer davet tahmin ettiği gibi önceden planlanmış ve artık önemi olmayan bir toplantıya aitti.


* * *


İki saat kadar sonraki görüşme öncesinde Arman işlerini toparlamak için kafasını toplamaya çalışırken telefonu çaldı. Arayan Hüseyin'di.


"Efendim Hüseyin." Telefonun diğer ucunda ağlayan bir kadın sesi vardı. Ve söyledikleri neredeyse hiç anlaşılmıyordu.

"Ben, ben size haber vermek için aradım."

"Hanımefendi sakin olun. Siz kimsiniz? Hüseyin'e bir şey mi oldu?" Arman şaşkındı ama soğukkanlı kalmaya çalışıyordu.

"Evet ben Hüseyin'in arkadaşıyım. Biz şuan hastanedeyiz. Kendisi bir kaza geçirdi ve durumu kötü." Kadın hem hıçkırarak ağlıyor hem de konuşmaya çalışıyordu.

"Tamam sakin olun. Hangi hastanedesiniz?


Arman sakin kalmaya ve bilgi almaya çalıştı. Telefonu kapatıp hastaneye gitmeden önce hızlıca Asiye'nin odasına giderek kendisine haber vermek istedi.


Kapıyı çalıp cevabı beklemeden içeri girdiğinde Asiye ile Süheyla'nın, Asiye'nin masasının önünde bulunan koltuklarda karşılıklı oturmuş sohbet ettiklerini gördü. Hüseyin'in durumunu düşünürken bir anda bu sahneyi gördüğünde ne olduğunu anlayamadığı gibi ne diyeceğini de bilemedi. kekeleyerek konuşmaya başladı.


"A-afedersiniz. Acil bir durum vardı da, bir anda girdim o yüzden." Hala şaşkındı.

"Sorun değil. Kötü bir şey yoktur umarım." Asiye gayet sakindi.

"Hüseyin kaza geçirmiş, şu an hastanede. Ben yanına gideceğim izin verirseniz."

Asiye ayağa kalktı. Meraklanmış gibiydi.

"Kötü mü durumu peki?

"Bilmiyorum. Detay öğrenemedim. Gidince öğreneceğim."

"Tamam bize de haber ver."


Konuşma boyunca ve Arman odadan çıkarken Süheyla oldukça sakindi. Bu tavrı Arman'ın hem dikkatini çekmiş hem de rahatsız etmişti.


Arman hastaneye gitmiş ve Hüseyin ile ilgili bilgi almıştı. Hüseyin bazı işleri olduğu söyleyerek o gün izin almış ve trafik kazası geçirmişti. Kazayı da kız arkadaşını almaya giderken yapmış, sokağın köşesinden dönecekken karşıdan gelen araç ile çarpışmıştı. O sırada sokakta kendisini bekleyen kız arkadaşı hemen acil servisi aramış ve kendisini hastaneye yetiştirmişlerdi. Sokak tek yöndü ve ters yönden gelen diğer araç suçluydu. Aynı zamanda diğer araç sürücüsünün durumu ağırdı. Hüseyin daha küçük yaralarla kazayı atlatmıştı.


Arman Hüseyin'i gün içinde göremeyeceğinin bilgisini aldı. Kız arkadaşının da numarasını alarak akşam hastaneye yeniden geleceğini söyleyip hastaneden ayrıldı.


İş yerine dönerken bir saat kadar önce Asiye'nin odasında gördüğü manzarayı düşündü. Gerçekten neler olduğuna dair bir fikri yoktu ama bu durum oldukça saçma görünüyordu.


Aracını park edip binaya girdiğinde asansör beklerken Süheyla ile karşılaştı. Süheyla, Asiye'nin odasındaki halinden daha meraklı görünüyordu.


"Nasıl durumu Hüseyin'in?" Sesindeki vurgu samimiydi.

"Fena değil. Bir sokakta karşıdan gelen araba ile çarpışmış. Diğer araç kusurlu ama araç şoförünün durumu kritik."

"Anladım. Çok geçmiş olsun."


O sırada asansör geldi. İkisi dışında asansörde kimse yoktu. Kısa bir asansör toplantısı ile Asiye konusunda neler olduğunu sormak istedi. Ama sormasına gerek kalmadı.


"Bu arada Asiye ile ilgili konuyu merak ediyorsun muhtemelen. Kendisi bilgi verir bugün sana."

"Yani evet merak ediyorum açıkçası."

"Senin için iyi bir şey, onu bilmen yeterli şimdilik. Asiye sana detaylı anlatır."


Ofise çıktığında direkt Asiye'nin odasına gitti. Kapıyı çalıp bekledi bu sefer. "Gel!" ifadesini duyunca içeri girdi. Asiye toplanmış, çıkmak üzere gibiydi.

"Gel Arman, nasıl Hüseyin'in durumu?"

"Fena değil Asiye Hanım. Bilgi aldım ama göremedim, akşam yeniden uğrayacağım."

"Anladım. Benim çıkmam gerekiyor. Bugünkü her şeyi iptal edelim. Yarın buradayım ama ayrılma tarihimi erteledik biraz."

"Bir sorun yok değil mi?" Asiye telaşlı görünüyordu.

"Ha yok, başka işlerim var, onları bugün halletmem lazım."

"Tamam Asiye Hanım."

"Yönetim sunumumuzu da biraz erteleyelim. 20 Nisan sonrası bir tarih için görüşür müsün? Bize yeni bir tarih versinler."

"Tabi, nasıl isterseniz."

"O zaman ben çıkıyorum, haberleşelim."


Asiye o gün ofisten hızlıca ayrıldı. Arman bu duruma pek anlam veremedi. Kendi ofisine geçip sunum tarihini erteleyerek yeni tarih isterken Sinem'in söyledikleri geldi aklına: "7 nisanda Merkür Retro bitiyor ama gölgeli günleri de olacak. O haftayı da geçirsek, sunum 14 nisan sonrasında olsa gerçekten şahane olabilir."


* * *


Günü karmakarışık duygularla geçiren Arman akşam iş çıkışında yeniden Hüseyin'i ziyarete gitti. Belki yanına almayacaklardı ama en azından durumu ile ilgili bilgi alabileceğini düşünüyordu.


Hastaneye varıp danışmadaki görevliye kimden bilgi alabileceğini sorduğu sırada hastanenin acil servis kapısından ölmek üzere olan biri giriş yapıyordu: Asiye Sönmez.




Yorumlar


bottom of page